Bu Blogda Ara

31 Aralık 2011 Cumartesi

2011'in son blog girdisi

Sexy Glitter Graphics - Glitterlive.com
Sexy Glitter Graphics - Glitterlive.com/Save and Bookmark


Sexy Glitter Graphics - Glitterlive.com
Sexy Glitter Graphics - Glitterlive.com/Save and Bookmark


Yeni yıl üzerine

Yeni yıl kavramı kimileri için sadece sıradan bir gün,kimileri için herkesin yaptığının taklidi,kimileri içinse tamamıyle yeni bir başlangıç için kutlanan bir zamandır.Peki sizce hangisi?

Yeni başlangıçlar her gün yapılabilir tabi,fakat herkesin aynı güne odaklanarak yaptığı “olumlama” sanki daha bir yerinde ve tatmin edici oluyor.(olumlama kavramı için :Beki İkala Erikli’nin “Meleklerle Yaşamak “kitabını bir inceleyin diyorum”.)En iyi sonuçları alabilmek için “31 Aralık’tan “ başka da gün olamaz herhalde?İyi-kötü bir yılın bitimiyle,tertemiz bir yılı kendine çekmek..

glitter-graphics.com


glitter-graphics.com

Bazen yaşadığımız talihsizlikleri kendimizin yarattığının farkına varamıyoruz ne yazık ki.Olumsuz başladığımız bir güne,olumsuz sonuçlanacak diye odaklanmasak rahat edeceğiz aslında ..Yapamıyoruz yine de,mıknatıs gibi çektikçe çekiyoruz.İyi diye bir şey var görmek,farkına varmak lazım..Uzak durun depresiflerden,nazarı sarsıcı bir şekilde değenlerden;kötü enerjililerden,olumsuz kişilerden,hep dert yananlardan..Bırakın kendileri bulsun çıkış yolunu.Tecrübe düşe kalka kazanılır zaten ve yalnızsındır yaşarken.

Ne yazık ki bir-iki yıldır özel bir kurumda çalıştığım için yeni yıl günlerine hep bir dersim oluyor,günümü bağlıyor ve evde geçiriyorum.Ama mızıklanmayacağım ailemle olmayı da seviyorum,aileden birinin vefatını yaşayan varsa (ki Keşke hiç başımıza gelmese),”ıyk ailemle geçiricem” diye tribe girmez,o anın kıymetini bilir..Neyse ağlamaklı konuyu deşmeyeyim değil mi?


glitter-graphics.com

Gelelim “yeni yıla kapalı”,çocuklarına “bugün kutlanmaz,gevur işi o tüoooahhh”,”içki içilmez”,”dans edilmez” hödö hödöööt diyen kişilere-“the tutucu kesim”-defolun,dağılın ulen!
Kutlama ne zaman yapılır ne zaman yapılmaz öncelikle bunu araştırma yaparak öğrenmenizi tavsiye ederim,”the tutucu kesim”.Öncelikle Yeni Yıl ve Noel kavramlarını iyi ayırt edin ,bunlar okullarda öğretilmiyor,hatta çoğu öğretmen de “gevur icadı” bunlar diye bile öğretiyor olabilir:neden? Türkiye’deyiz,yalan yanlış tarihin öğretildiği,sınavlarda bu yalana mahkum olan bizleriz.Tutupta gerçek kavramların da okulda anlatılmasını beklemiyorsundur herhalde?


glitter-graphics.com


He bir de yeni yılda ağaç süslemenin Türklerden çıktığını söylesem?Bak Muazzez İlmiye Çığ neler diyor?

Biraz kim ,ne yapmış öğrenme çabanızı,araştırarak,farklılıkları karşılaştırarak,farkındalığa ulaşarak geçirin,bu genç yaşınızda okuduğunuz bölümlerin hakkını verin,en azından ilk Nobel ödülünü kim almış onu bilin,ben utanıyorum sizin hala öğrenemediklerinizden..

Bu kadar kızma yeterli sanırım,adam olun uleyn!
Yeni yılın kıymetini bilin ,hakkını verin,kırmızı donsuz,ağaçsız,hediyesiz,umutusuz yeni yıl olmaz.Olumlu birkaç şey düşünün ve yeni umutlara bırakın,sevgiyle ve saf kalın.
Bu akşam sizlere kalemden sesleniyorum,mendeburlar dışarı!!!

1 Aralık 2011 Perşembe

Olamaz mı,Olabilir...





glitter-graphics.com


glitter-graphics.com



glitter-graphics.com


glitter-graphics.com


Arayı uzatmadan yazmak istedim.Yirmialtı yaşıma bastım.Meşaleli,ateşli,kutlamalı bir düğün tadında doğum günümü sevdiklerimle kutladım.Kaktüs Kafe diye daha yeni yeni kendine “elit” vasfını yükleyen bana göre azcık kıytırık bir kafe de kutlama yaptım.Her zaman gittiğim,çileklisi latte’sini tatmadan günlerimi (abartayım :P) geçiremediğim,takılmalık Kahverengi Kafe de kutlamadım..Canlı müzik imkanını sunmazlar diye teklif etmedim,keşke etseydim..Kaktüs Kafe bir takım vaatler de bulundu,bunları gerçekleştirdi tabi ama yemek servisi için iki saat bekledik,dışarıda bir ateş şovu ve meşaleler oldu bir tek güzel hatırladığım..İşte orda diyebilirim ki ben bildiğin Tanrıça gibi hissettim.O değil de sevgili arkadaşım Mr Todd mu doğumgünü çocuğu oldu ben mi bilemedim bir ara  bir baktım meşaleleri almış,herkes onun fotosunu çekiyor ben orda çocuk gibi mızıklanıyorum  kimin doğum günü bu yeaaaa diye mızıklanmadım değil..Yemeklerin geç servis edilmesiyle bazı arkadaşlarım sinir oldu,çok kalamadılar..Beraber olabilmeyi istemiştim aslında ama bu organizasyon eksikliği herkesin moralini bozdu.Gecikmeli olarak bir şeyler yaptılar tabi ama geç kaldılar..Herkes pasta kesimine katılamadı..Anladım ki küçük sıcak bir ortam mutluluk için yeterli bir nedenmiş..Herkese göre iyi bir doğum günü kutlamasıydı,özellikle yabancılar bayıldı ama ben çok sevdiklerimin pasta kesimine katılamamalarına çok üzüldüm..Her yeni yaşımda ben aslında bir on yıl geriye gidiyor,daha da çocuklaşıyorum.Yirmi bir yaşımda yaşadığım çok ağlamalı bir doğum günüm oldu,küstüm yeni yaşlara ama atlattım zamanla.Her acıyı zaman yemiyor mu zaten?Beklemesini bilmek gerek.Evet zaman her şeyin ilacı evet hayat devam ediyor evet hayat ışık ve umut dolu.Farkındalığına varıp keyif almak lazım.Her an kıymetli.Bugün bir büyüğüm şunu anlattı: Her şeye yetişmeye çalışan bir hocanın dramı.Japonya ‘da bilgisayar yazılımı ile alakalı bir projeye seçilen başka bir öğretmen arkadaş bilgisayar donanımı üzerine bir kursta dünya da ilk üçe giren bir hocanın bilgisayarın kasasına takılıp çıkamayan diski bir el darbesiyle ,birkaç yeri gevşeterek çıkarmayı denemiş.Evet çıkarabilmişte,yalnız gözden kaçırdığı şuymuş o ana kadar:Japonyalı bilgisayar donanımı konusunda tam bilgiye sahip profesörün ,kısa ama anlamlı cümlesi: “Neden çevrenizde ki her şeye kafanızı yoruyorsunuz,kendi alanınıza odaklanın ,ve bırakın bu işi de bu alanda uzmanı halletsin..”ya öyle işte.Çok bölünen insanın dramı: ona yetişicem,ay buna da ,ee peki kafan nasıl rahata erecek senin? Ben de o insanlardan biri olmak üzereydim.Bu anekdot bana bir ders verdi,umarım sayın okur sen de bunu kendine rota olarak alırsın..

Hayatımda olmasını istediğim ,işte ben bunu hakkediyorum dediğim bir an oldu.Dizlerimi aşık olmak dışında kesen bir olay bu.Pek çok kişinin arzulayıp ,şansına kalan bir olay bu.Küçük bir kentte boyundan büyük işler yapmaya çalışan,kendine Çilek Kız diyen ben Londra Exeter’de on bir günlük ücretsiz( Hibe çıktığından) hizmetiçi kursa katılma hakkı kazandım.Seksenbir ilden gelen başvurularda kırkiki kişi seçilmiş ve bana da yıllardır küs olan şans gülüverdi.Ama totem yapıp ay olmazsa ıııkk bıkkk demeyeceğim..Getirmeyeceğim o olumsuz düşünceleri aklıma..Çünkü ben bu hayatı hak ediyorum,gezip görüp bunları aktarmayı,insanları bu tarz şeylere cesaretlendirmeyi hak ediyorum.Başvurumda yapacaklarım üzerine çok şey yazmıştım,çoğu başvuran hibeyi alıp geziyor ve kösüm kösüm dönüyor memleketine.Ben seminerler yapmayı planlıyorum..Bu bazen lanetler okuduğumuz,bizi boğan küçük kent bunu hak ediyor diye düşünüyorum.Hep cemaat kafasın da (İyi cemaat tayfası da var tabi kısmen) bağnaz,tutucu bir halk yaşamıyor burada..Yabancılar Türkleri yanlış tanıyor ve Türkler kim diyor.Bunları layıkıyla yerine getireceğimi biliyorum..Askere gider gibi sözler yazıyorum evet ama yıkılması gereken düşünceler,farkına varılması gereken gerçekler var sevgili okur.Sevgiyle selamlıyorum seni…Yine gel !

Şimdi söz Çilek Kız ‘ın: