Bu Blogda Ara

16 Aralık 2010 Perşembe

Uzun sür müş müş müş



Pek uzun bir aradan sonra yine yazma arzusuyla donanmışken bir bloğuma uğrayayım yahu dedim birden.Olmuyor arkadanş vakit olmuyor.Heh diyorum şimdi bir blog yazayım yok Turgunt gelir yok Emine Hanım gelir ,çekilemiyorum köşeme..öyle bir yoğunluk yaşıyorum ki gün içerisinde kendime ayırabildiğim vakit iki saattir o da uzanabildiğim bir zaman aralığı olmuyor ki..Çok yoğun programımolsa bile yine de mutluyum..devlette çalıştığım iki seneyi hatırlıyorum.Bir kere hakikaten nerde çokluk orda b.kluk yani..Bir kere öğretmenler odası en az on beş kişiyle paylaştığın,gencinden orta yaşlısına karışık insan topluluğundan oluşan bir odacık.Kimi okulun kendi kantini varken,kimisi çayını kendi yapıyor..Öğrencinin had safha da çekiştirldiği,hakkınızda doğum kütüğünüze kadar soruların sorulabileceği,konuşmak,göz göze gelmek istemediğiniz arkasından “cadı,gudubet” diye adlandırdığımız insan türlerinden dolu.Dış görünümüz diğerlerine göre farklıysa( ki o ben oluyorum),ne giyerseniz giyin kilo problemi olmadığı için( yine ben ) kiminin “ senin o elbislerini yırtarım bak “deyişlerinin,diş gıcırdatmalarını “ignore “ edebilirseniz siz de o toplumdan biri olabilirsiniz efenim.Bana sorarsanız her şey den feragat edip ki kastım f*cking KPSS sınavıdır: bu sınava girip ,her şeyden herkesten uzakta,soyutlanmış bir şekilde bir sene hayatınıza devam edebilirseniz,devlette yer alın derim aksi takdirde bendeniz özel sektörde pişmeye çalışan biri olarak şunu söyleyebilirim ki: genç yaşta bu alanda çalışın çünkü öğretmenlik devlette değil de asıl özel sektördeymiş.Önce pişmek lazım bir başka alana geçebilmek için.Kendini gerçekleştirmen lazım.Pişip üniversite de bir kariyer edinme çabası içerisindeyim.Çok sıkı bir tempoda çalışmam ile beraber yine de mutluyum.Çok şey öğrendim ve öğreneceğim.Babamın vefatıyla beraber kendimi çalışırken buldum ve iyi ki de bu hayata önceden atılmışım.Üniversite de yapmadıklarım için pişmanım.Öğretmenlik o an için istemesem bile bir dershane de stajyer olabilirdim.Kendini ispatlama o zaman da belirebilirdi mesela.Yalnız kalmıştım uzun süre bir dönem,bu dönemim bu şekilde değerlendirebilirdim,para da kazanırdım.Gerçekleştirmedim bunu yazık oldu.Üzülüp ağlayacağıma yalnızlığa bunu yapabilirdim.Neyse ki Manisa anılarımı silmiş bulunmaktayım tek hatırladığım üniversite içinde yaptıklarım ve ev ortamım.
Yaşamak istemediğmiz çok şey oluyor ve ne yazık ki ders almış gibi görünsek de illa ki dersimizi üçüncü ve beşinci yaşayışımızda alıyoruz.Bakıyorum ki her hüsrana düşüşüm de sayfama Dark Lord için cümleler yazmışım.Aslında hayatımda yaşanmış diğer hüsranlardan biri.Aynı durumlar ,aynı hisler,yine ilgisiz,kayıtsız bir erkek profili işte..Tek iyi yanı “Sonnet” yazdım lan .Aslında kendisi bunu hiç bilmese anlamasa da her “sonnet “ im de kendisine bir taşlama,ironi gelmiş bulunmakta..:) bu beni eğlendiriyordu tabi..fantastic öğelerle beraber geleceği gören gözümle hüsrana uğrayacağını belirtmişim zaten.Ben saygı duyuyordum kendisine aslında,fazla paylaşımcı gördüm kendimi,zaht ı muhterem tam bir “carefree” yaşayışı olan hani rockçı profili vardır dağınık ve pis derler ( bence pis değiller de),”cool” olmaya çalışır,ilgisiz bir görüntü çizip içinde fırtınalar,tornadolar kopan onlardan biri ama dağınık ve pis olamayan profildi.Can sıkmıyordu başta sonralarında sergilediği davranışlarında ki tutarsızlık,ne istediğini bilmemezlik katmer katmer soğuttu “ bi sittir “ ya dedirtmedi değil yani!Bu yaşa ulaşmış insanlar da ,askerlik yapmış insanlarda hep bir beklentimiz olur : Bu gün görmüş arkadanş deriz yok abi nerde gün görmemiş,günü gösterilir yahu bunun dersin :) Kendisi gözümden hayli düştü.Ne olursa olsun dost kalabileceğimiz bir yerimiz vardı,karşılıklı iyiliğimizi istememiz dışında zaman zaman birbirmizi ararız özel günelrde diye düşünmüştüm.tam bir “ hırt” çıktı. Neysaaaa insanlığı buymuş .
Yazdığım “To the Dark Lord” lara ne olacak peki sevgili takipçi? Ehuuee orda şahsa değil de esere bir bağlanma söz konusu var bir kere arkadanş!
Hişş bak daha ne diyeceğim ben sana? Bu sene de “Hamlet” i oynayacağız ,pek bir sinir olduğum Ophelia değil de Hamlet’in zilloş analığı olacağım. Macbeth i oynayacağız diye bir sürü gotik ve g*tik öğeler bulmamla beraber çoktan aşina olduğum oyuna,role bürünüp çalışmalara yönelmeliyim Hakketen vay be dedirttirmeliyim bu sene.Gaza geldim hağğğnııııığım!

Ama ama bir şey daha bir şey daha ya benim doğum günüm 5 kere kutlandı arkadanş bu sene canlı müzikli,balonlu.Yirmi beş bir geldi tam geldi yahuuuuu.Öğrencilerim içlerinden koparak yaptı böyle hep özel şeylerdi,hediye olsun ,günü bitsin denilen şeyler gibi değildi..özel hissettirdi.Gerçekten bana özel bana özeldi.Yirmi birinci doğum günümden sonra küsmüştüm ben doğum günlerine,bir gözü kopasıca en güzel günümü zehir etmişti..Şu an senle konuşuyorum diye unuttum sanma bir kere? Geçeceksin bunu!
Neyse gelir geçer doğam bugün bana bunları söyletti,iki dakika da da değişebilir değişmez de yalnızca ben bilirim ben bilicem tabiğğğğ!Şimdi kaybol kayıtsız,ne istediğini bilmez,kaplumbağa kılıklı.Hadi canem herkeşee selamlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder